SORULARA CEVAPLAR.
Denge Tazminatı konusundaki derneğimize yöneltilen bazı soruları/eleştirileri cevaplandırma ihtiyacı duyduk;
SORU: Bir avukattan bir e-mail aldım. Avukat şöyle diyor; “bir kişi için hem %2.32 enflasyon farkı, hem 40+40 olarak nitelendirilen denge tazminatı, hem de ikramiyelerin maaşlara yansıtılması ve diğer malî hakların ( Bina dışı tesis, bakım ve onarım işini yapanlara maaşlarının % 15‘i nispetinde ödenen miktarın, Yeraltı şebeke (menhol) işlerinde çalışanlara maaşların % 15’ nispetinde ödenen miktarın, Muhasebede çalışanlara, maaşlarının %14’ü nispetinde ödenen kasa tazminatının, Nöbet sistemine göre çalışanlara, maaşının %15’i nispetinde ödenen nöbet tazminatının, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Ordu, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van ve Yozgat illerinde fiilen görev yapanlara, maaşlarının %4 nispetinde ödenen miktarın, Şebeke hakediş, proje ve kesin hesap işlerini fiilen yapan şebeke personellerine, maaşının %10’nu nispetinde ödenen miktarın, Yüksek mühendis ile mastır yapmış olanlara, maaşının %5’i nispetinde ödenen miktarın, ARGE müdürlüğünde fiilen araştırma hizmetlerinde çalışanlara, maaşlarının %10’u nispetinde ödenen miktarın) maaşına ilave edilmesi gerekebilir. Bu kalemler için ayrı ayrı müracaat etmek gerekmez. Bütün malî kalemler için tek dilekçe ile başvurmak gerekir ve tek dava açmak gerekir. Ayrı ayrı dava açmaya gerek yoktur.”Diyor . Sizin dilekçe örneklerinizde yalnızca denge tazminatı ve 2,32 enflasyon farkı talebi var. Neden?
CEVAP: Derneğimiz uzun süredir yaptığı açıklamalarda, Türk Telekom personelinin açtığı davaları üç grupta toplamıştır.
a) Kazanılması kuvvetle muhtemel davalar
b) Kazanılma şansı olan davalar,
c) Kazanılma şansı olmayan veya çok az olan davalar.
a) Kazanılması kuvvetle muhtemel davalar; Yasalarda açık hüküm olmasına rağmen , Türk Telekom veya ilgili kuruluşlar tarafından uygulanmayan konular bu kategoride sayılmış ve bu konuda arkadaşlarımıza dava açmaları önerilmiştir. Bu kategoriye örnek olarak Denge Tazminatı (40+40) , Sağlık Yardım Vakfına Üyelik, ücret hesabında maddi hata vb. gibi davalar gösterilebilir.
b) Kazanılma şansı olan davalar; Yasalarda, çok net hüküm bulunmamakla birlikte, yoruma göre elde edilebilecek haklar. Kıdem Tazminatı, 1. Tiplerin Kamuya geçişi, Asli ve Sürekli Personelin ücret artışı gibi… Dernek olarak bu davaların açılabileceğini ifade ettik. Ancak bazı konularda yüksek yargı kararlar verip aleyhimizde içtihatlar oluşturduktan sonra bu davaların açılmasının uygun olmayacağını (Özelikle Kıdem Tazminatında) belirttik.
c) Kazanma Şansı olmayan veya çok az olan davalar;
Yasalara göre kazanma şansı sıfıra yakın bazı konularda ,bazı avukatların da yönlendirmesiyle davalar açıldı. 406 ve 4046 sayılı yasalarda açık hüküm olmasına rağmen Maaş dondurmalarına itiraz davaları açıldı. Kapsam içi personelin kamu kurumlarına nakli için davalar açıldı. Bu davaların tamamı kaybedildi.
Şimdi de, 399 Sayılı KHK tabi iken 2. tip sözleşme imzalayan personelin ikramiyelerinin maaşlarına ilave edilmesi gerektiği yolunda davalar açtırılıyor. Bu davaların da kazanılması mümkün değildir.Çünkü bu arkadaşlar bu hakka, Türk Telekom özelleştikten sonra kavuşmuşlardır. Türk Telekom yönetimi, bu arkadaşlarımızın Türk Telekom’da çalışmaya devam etmesini sağlamak amacıyla, böyle bir ayrıcalık tanımıştır. 406 Sayılı Kanunun Ek Madde 29 hükmü de gayet açıktır; “Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır.” Yani bir ücret veya mali hakka daha sonraki artışların uygulanabilmesi için, o ücret ve mali hakkın o unvan için 15.04.2004 tarihinde mevcut olması gerekir. 20 Nisan 2006 gün 26145 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2006/10303 Sayılı Bakanlar Kurulu kararında da, nakil ücreti belirlenirken, hisse devir tarihindeki kadro ve pozisyonun esas alınacağı vurgulanmıştır. Kısacası, 399 Sayılı KHK’tabi olarak çalışan arkadaşlarımızın, Hisse devir tarihindeki kadro ve pozisyon için mevcut olmayan ikramiyelerin maaşa ilave edilmesi mümkün değildir. Bu tür davaların kazanılma şansının çok, çok düşük olduğunu düşünüyoruz.
Dilekçe Örneklerimizde neden diğer mali hakları koymadık.
Web sitemizi sürekli takip edenlerin de bileceği üzere;
Dernek olarak Türk Telekom Genel Müdürlüğüne yazdığımız 07.09.2010 gün ve 81 Sayılı Yazıda, Danıştay 5. Dairesinin 22.06.2010 tarih ve E: 2010/88 K.2010/4718 sayılı kararının, başka davalar açmaya gerek kalmaksızın bir an önce uygulamaya konulmasını istemiş ve Türk Telekom Genel Müdürlüğünün, Şirketin çıkarlarını da gözeterek, bu karar doğrultusunda, daha önce hatalı düzenlenen Maaş Nakil İlmühaberlerini düzeltmesi ve noksan ödenen miktarların da bir an önce tediye edilmesini talep etmiştik.
Söz konusu yazıda; Yazımıza bir ay içinde cevap verilmemesi halinde Türk Telekom’dan ayrılan tüm sözleşmeli ve kapsam dışı personele, “Türk Telekom aleyhine dava açmak üzere avukatlarına vekâlet vermelerini” önereceğimizi ifade etmiştik.
Bu konuya ilişkin olarak sitemizde yayınladığımız 40+40 Yol Haritası Başlıklı yazıda Çok ihtimal vermemekle birlikte, verilen dilekçe sayısının fazlalığı ile paralel olarak, ödeyecekleri vekâlet ücretinin miktarı, Türk Telekom’un fikir değiştirmesine yol açabileceğimizi belirtmiştik.
Başından beri yol haritamızı Denge Tazminatı (40+40, Ek Ödeme) üzerinden kurgulamıştık.
Örnek dilekçe yazma aşamasında, bazı arkadaşlarımızın talepleri ve bazı avukatların önerileri üzerine 2,32 Enflasyon farkını da dilekçelere dahil ettik.
Ancak, soruda diğer mali haklar olarak ifade edilen;
a) 2. Tip Sözleşme imzalayan 399 Sayılı KHK’ye tabi personelin ikramiye farklarının maaşlarına ilave ettirmek amacıyla açılacak davaların kazanılabilme ihtimalini çok, çok düşük görüyoruz. Bazı arkadaşlarımız, “ama kesinleşmiş bir yargı kararı var” diye itiraz edeceklerdir. Kurumun temyiz etmemesi nedeni ile kesinleşen karara, “Kesinleşen Karar” demek ne kadar doğru. Ücret Dondurulmasının iptali amacıyla Adapazarı’nda açılan bir dava da, ilgili kurumun temyize gitmemesi nedeniyle kesinleşmişti. Ama daha sonra bu konuda açılan tüm davalar kaybedildi.
b)Sayılan diğer mali haklar (nöbetli hizmetlerde çalışan, yeraltında çalışan, arazide çalışan, kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan, muhasebe birimlerinde çalışan vb.) maaş nakil ilmühaberlerine ilave edilmiştir. Hesaplama hataları, çalıştığı dönem vb. nedenlerle maaş nakil ilmühaberine eklenmeyenlerin durumu da bir genel durum değildir.Dolayısıyla genel mahiyetteki örnek dilekçelerde yer vermek mümkün değildir.
Biz defalarca, kazanma şansı bulunmayan veya başlangıçta kazanma şansı olmakla birlikte, yargı kararlarıyla iç hukuk yolu tüketilmiş konular için dava açılmamasını , Türk Telekom personelini ilgilendiren hemen her konuda dava açıldığını, zamanaşımına uğrama ihtimali bulunan durumlar dışında , yüksek yargı kararlarının beklenmesinin daha uygun olacağını belirttik. Bu uygulamamızla da bu konudaki kararlılığımızı sürdürdük.
Ayrıca Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu “kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanmış olsa bile, davayı avukat eliyle takip eden davalı idare lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenmiş olan ücretin tamamına hükmedilmesi gerektiği” şeklinde içtihat oluşturulmuştur.
Başka konulara ilişkin taleplerin denge tazminatı ile aynı dava içerisinde görülmesi halinde, kısmi ret kararı oluşması mümkündür.
Kısmi ret veya kısmı kabul oluşması halinde de yukarıda belirtilen İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararı gereğince, arkadaşlarımız maaş nakil ilmühaberinin denge tazminatı yönünden düzeltilmesi talebi kabul edilse bile, diğer taleplerin reddi halinde Türk Telekom’un avukatlık ücretini ödemek durumunda kalacaklardır.
Bu durum da arkadaşlarımızın mağduriyetine neden olacaktır. İşte bu nedenlerle örnek dilekçelerde yalnızca Denge Tazminatına ve 2,32 enflasyon farkına ilişkin talebe yer verilmiştir.
SORU: Ben 2008 yılında Türk Telekom’dan ayrıldım. Maaşıma % 2,32 Enflasyon farkı eklendi. Bildiğim kadarıyla 2009 ve 2010 yıllarında ayrılanların maaşlarına da enflasyon farkı eklendi. Dolayısıyla, 1.01.2007’den sonra ayrılanlar için hazırladığınız dilekçedeki “2,32 enflasyon farkının maaş nakil ilmühaberimde belirtilen maaşımın hesaplanmasında dikkate alınmadığını öğrendim.” İfadesi, dolayısıyla dilekçe hatalı değil mi?
CEVAP: Söz konusu dilekçeyi önce yalnızca Denge Tazminatını (40+40, Ek Tazminat) içerecek şekilde kaleme aldık. Daha sonra, bazı avukatlarla görüştük. Bu avukatlardan bazıları, 1.1.2007 tarihinden sonra Türk Telekom’dan ayrılmalarına rağmen 2,32 Enflasyon farkını alamayanlar olduğunu, ellerinde bu konuda açılmış davalar olduğunu söyleyerek bu konuyu da dilekçeye dahil etmemizi önerdiler. Türk Telekom’un enflasyon farkını ödediği personel için vereceği cevaplarda, “2,32 enflasyon farkı ödenmiştir” diye cevap vereceği için, bu konuda dava açmaya gerek kalmaz. Ödemediklerine de 2,32’nin ödenmediği şeklinde cevap verir. Böylece, ödenenleri emsal gösterip, ödenmeyenlerin hakları da çok kolayca kazanılır, dediler. Bu öneri doğrultusunda da örnek dilekçeler hazırlandı. Dolayısıyla dilekçeler, bu amaca varmak için bilerek bu şekilde düzenlendi. Sitemizi Türk Telekom yetkilileri de takip ettiği için, bugüne kadar bu konuda bir açıklama yapılmadı. Ancak dilekçenin hatalı olduğu konusunda sorular geldiği için bu açıklamanın yapılma gereği oluştu. Yani dilekçenin hatalı olması söz konusu değildir.
Önemli olan dava dilekçesinde ne yazılacağıdır. Ama, “%2,32 Enflasyon Farkı” maaş nakil ilmühaberine dahil edilen bir arkadaşımız, nakil ilmühaberinin düzeltilmesi için açtığı dava dilekçesinde Enflasyon Farkı’nı da talep ederse, kısmi red ile karşılaşması kaçınılmazdır. Bu da yukarda açıklandığı üzere, Türk Telekom avukatının parasının ödenmesi demektir.Dava dilekçesi yazarken bu konuya dikkat edilmesi gerekir.
SORU: Danıştay kararında yer alan ve YPK kararından alıntı yapılan cümlede ".....çalışan sözleşmeli ve kapsamdışı personele (DHMİ Genel Müdürlüğü personeli hariç) her ay 1.1.2006 - 30.06.2006 tarihlerinde 40.- TL, ........" diye yazıyor ama gerçekte 08.05.2006 tarih ve 2006/T17 sayılı YPK kararının, alıntı yapılan 9. maddesinde "kapsamdışı" ifadesi BULUNMUYOR. Kapsamdışı personel bu ücreti neye dayanarak talep ediyor?
Tespitiniz doğru. Ancak Danıştay Kararında bu cümle aynen geçiyor.
Danıştay bu cümleyi kullanırken YPK kararının özünü esas almış. YPK Kararının asıl can alıcı maddesi 8. madde; “ Özelleştirme kapsam ve programında bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarından olup özelleştirme işlemleri tamamlanan kuruluşların sözleşmeli ve kapsam dışı kamu personelinin ücretlerine, bu personelin sözleşmeli ve kapsam dışı statülerde bulunduğu sürelere ait bu Karardaki ücret artışlarının hiçbir işlem yapılmaksızın aynen uygulanmasına,” YPK kararının diğer tüm maddelerinde KİT’ler ve bağlı ortaklıklar tabiri geçerken yalnızca 8. maddede özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşlardan bahsediyor. Yani bu madde özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda çalışan personele ister sözleşmeli, ister kapsamdışı olsun tüm personelin bu YPK kararındaki haklardan yararlanacağını vurguluyor. Danıştay da işte bu maddeden hareket etmiş.
SORU : “Telekomcular Derneği olarak , Telekoma dilekçe verilmesi hususunda binlerce kişiyi ikna ettiniz. Dilekçe verdikten sonra 2 ay içinde dava açılmazsa bu haklarından feragat etmiş olacaklarını neden söylemiyorsunuz?
Bir kere yanlış biliyorsunuz. Dilekçe vermeyi takip eden iki ay içinde değil, dilekçeye cevap alınmasını takip eden iki ay içerisinde dava açılması gerekir.
Herhalde sitemizi de dikkatli takip etmiyorsunuz. 40+40 Yol Haritası Başlıklı yazımızda bakınız ne demişiz:
“İdare Yargılama Usulü Kanununun 7. Maddesinde, yazılı bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılması gerektiği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 10. Maddesinde de, “Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, ……..dava açabilirler.” Hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, dilekçemize olumsuz cevap verilmesi halinde olumsuz cevabı aldığınız günden itibaren 60 gün içinde, yazdığımız dilekçeye 60 gün içinde cevap alınmazsa, bu 60 günü takip eden 60 gün içerisinde dava açabilirsiniz. Bu süreleri geçirirseniz, dava açma hakkınız kaybolur. Bu sürelere mutlaka riayet etmelisiniz. Süreler geçtikten sonra dava açmanız, Türk Telekom’a zamanaşımı defiini ileri sürme imkânı vereceği gibi, zamanından önce mahkemeye başvurmanız halinde de, başvurunuz usul yönünden reddedilebilir. Boşuna mahkeme harcı ödemek durumunda kalabilirsiniz.”
|