6223 SAYILI KANUN KAMU GÖREVLİLERİNİ TEHDİT EDİYOR
3 Mayıs 2011tarih 27923 sayılı resmi gazetede 6223 sayılı kanun ile tüm kamu çalışanlarının hükümetin tüm emirlerine itaate mecbur bırakıldığını biliyor muydunuz? Haklarınızı savunacak Allah’tan başka hiçbir gücün kalmadığını biliyor musunuz? Memurun, işçinin, C4 çalışanlarının, sözleşmelinin kaderinin tayininin, terfisinin, atanmasının, sürülmesinin, seçilmesinin, yükselmesinin, görevden el çektirilmesinin, emekli edilmesinin hükümetin vicdanına bırakıldığını biliyor musunuz? Kamu görevlilerinin işçi memur, sözleşmeli ve hatta gümrükte ve emniyette narkotik köpekleri, Mardin’de çöp taşıyan kamu görevlisi kadrolu katırlar, güvenlik güçlerinin kullandığı atların da kamu görevlisi olduğunu biliyor musunuz?
3.05.2011 tarih ve 27923 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin Ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev Ve Yetkileri İle Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” ile memur, işçi ve kamu görevlisinin haklarını savunacak sendika KALMADIĞI GİBİ KAMU GÖREVLİLERİNİ KORUYACAK HUKUKİ YOLLAR DA işlemez hale getirilmiştir.
Ne kadar üzüntü verici bir durumdur ki, bu genellemedeki KAMU GÖREVLİSİ köpeklerin, katırların, kuşların, atların ve bir de yandaşların rızkı ile oynanmayacak, tayini çıkmayacak, zorla emekli edilmeyecek ve görev yeri değiştirilmeyecek yani mecburi iskâna tabi tutulmayacaktır. Bakanlar kurulu da bununla ilgili kararname çıkartmayacaktır.
BUNA KARŞILIK İNSAN OLMA ŞUÇU İŞLEYEN KAMU GÖREVLİLERİ SİZE DOKUNACAKLAR!
KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİ ZEDELEYEN TORBA YETKİ KANUNU HAZIRLANMIŞTIR
6223 sayılı Yetki Kanunu, Bakanlar Kuruluna, yine kendi metninde belirlediği 25 adet Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapma yetkisi vermiştir. Ancak Meclis, Yetki Kanununda bununla da yetinmemiş ve 1. maddenin 2/a fıkrasının 20. ve 2/b fıkrasının 7. bentlerinde tamamen Bakanlar Kurulunun takdirinde olacak şekilde sayıları ve sınırları belirsiz miktarda Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapma yetkisini tanımıştır. Bu açıdan Yetki Yasası Anayasa’nın 87. maddesine aykırıdır. Yetki Yasası kapsamı son derece geniş ve belirsiz konularda Bakanlar Kuruluna bu yetkiyi tanımıştır.
Son dönemde sıkça gündeme gelen, kanun yapma tekniğine tamamen aykırı, hukuki güvenlik ilkesini zedeleyen, torba kanun uygulamalarından sonra bu kez de Torba Yetki Kanunu hazırlanmıştır.
Gerek Anayasamızın kanun hükmünde kararnameleri düzenleyen 91. maddesinde gerekse Anayasa Mahkememizin yerleşik içtihatlarında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin yasama yetkisinin devri niteliğinde olmadığı kabul edilmektedir. Kanun hükmünde kararnamenin yasama yetkisinin devri niteliğinde olması engelleyen en önemli hükümlerden birisi, Meclisin vereceği yetki kanununda, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının ve kapsamının açık bir şekilde belirlenmesi ve sınırlarının kesin bir şekilde çizilmiş olmasıdır. Oysa 6223 sayılı Yetki Kanunu yukarıda da ifade edildiği üzere belirsiz sayıda kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapma yetkisini Bakanlar Kuruluna vermektedir. Bu durum öncelikle Anayasamızın 7. maddesinde yer bulan “yasama yetkisinin devredilmezliği” ilkesine, Anayasa Mahkememizin yerleşik içtihatlarına ve Yasamanın yerleşik teamüllerine aykırıdır.
Anayasamızın 113. maddesi uyarınca bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatları kanunla düzenlenir. Bunun yanında, yine Anayasamızın 91. maddesine göre bakanlıkların kanun hükmünde kararnamelerle de kurulması mümkün olmakla birlikte, temel kanunların kanun hükmünde kararnameler ile değiştirilmesi yasama tekniği açısından mümkün değildir. Çünkü yasama tekniğinde kanun tasarısı veya tekliflerinin meclis komisyonlarından geçmesi daha sonra Meclis Genel Kuruluna gelmesi, Meclis İçtüzüğüne uygun usullerle görüşülüp kabul edilerek yasalaşması gerekir. Yine yukarıda ifade edildiği gibi çok sayıda temel nitelikte kanunlarda değişiklik yapma imkânı tanınmıştır.
Anayasa Mahkememiz de bu konuda “Kanun hükmünde kararname uygulamasının yaygınlaştırılması, yetki yasalarına kullanma süreleri uzatılarak süreklilik kazandırılması ve hemen her konuda KHK.’lerle yeni düzenlemelere gidilmesi, ivedilik koşuluna uyulmaması yasama yetkisinin devri anlamına gelir. Böylece üç kamu erki arasındaki denge bozulur. Yürütme organı yasama organına karşı üstün bir duruma gelir”. gerekçeleriyle bunu ifade etmiştir (Anayasa Mahkemesi, 01.02.1990, Esas 88/64, K 90/2).
Anayasanın 128. maddesi uyarınca “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” Bu hüküm, memur ve diğer kamu görevlilerine, görevlerini ifa ederken siyasi baskılardan korunma ve görevlerini tarafsız şekilde yerine getirmelerini sağlamak için getirilmiş anayasal bir güvencedir. Kamu görevlilerinin atanması, terfisi, emekliliği gibi hayati önemi haiz ve yasama organında ayrıntılarıyla tartışılması gereken konularda, hükümetin acil düzenleme yapma ihtiyacı hissetmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Kanun Hükmünde Kararname mantığına da aykırı olan bu durumun, iyi niyetli bir uygulama olduğunu söylemek mümkün değildir.
|