Deprecated: mysql_connect(): The mysql extension is deprecated and will be removed in the future: use mysqli or PDO instead in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 7

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/haberdetayi.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/haberdetayi.php on line 27
ÖZELLEŞTİRMEYE ÖVGÜ | Telekomcular Derneği
 
 
ÖZELLEŞTİRMEYE ÖVGÜÖZELLEŞTİRMEYE ÖVGÜ

Tarih: 2011-06-15

 ZAMAN YAZARINDAN ÖZELLEÅžTÄ°RME ÖVGÜSÜ.  
Zaman Gazetesi Ekonomi Yazarı Doç.Dr.Ä°brahim Öztürk 10.06.2011 tarihli yazısında Türkiye’deki özelleÅŸtirme uygulamalarına methiyeler düzdü. ÖzelleÅŸtirmelere eleÅŸtiri getirenleri suçladı.
Sayın Öztürk’ün yazısını aÅŸağıda bilginize sunuyoruz. Bu yazıya birkaç gün sonra cevap vereceÄŸiz.
TÜRKÄ°YEDE ÖZELLEÅžTÄ°RME GERÇEĞİ (KÄ°T’lerden nemalananlar özelleÅŸtirmeye karşı çıkıyor)
Tütünden enerjiye, ayakkabıdan ÅŸeker ve alkole kadar birçok alanda üretim yapan devlet, özelleÅŸtirmeyi engellemeler yüzünden gecikmeli olarak yaptı. KÄ°T'lerin hantal yapısından nemalananların, özel sektöre hisse devrine karşı çıktığı biliniyor. Gecikmenin Türkiye'ye faturası sadece verimsizlik ve bütçe üzerindeki yük olmadı. ÖzelleÅŸtirme kapsamındaki kamu kuruluÅŸlarının piyasa deÄŸeri büyük ölçüde düÅŸtü. 1990'lı yıllarda 35 milyar lira deÄŸer biçilen Türk Telekom, 2005 yılında 6 milyar 550 milyon dolara alıcı buldu.
2003 öncesi dönemde Türkiye'nin özelleÅŸtirme konusunda yavaÅŸ ve tutarsız hareket etmesinin bedeli ağır olmuÅŸtur. Bu ağır bedeli bir boyutu özelleÅŸtirilecek kuruluÅŸlardan elde edilebilecek potansiyel gelirin çok altında bir gelir elde edilebilmiÅŸ olmasıyla ilgilidir. Halen Aksaray Üniversitesi rektörü olan Prof. Dr. Mustafa Acar'ın (benim de katıldığım) aÅŸağıda özetleyeceÄŸim deÄŸerli tespitlerine göre 2003 öncesi özelleÅŸtirme sürecinin baskın karakteri yavaÅŸlık, kararsızlık, etkinsizlik, bölük-pörçüklük, istikrarsızlık ve baÅŸarısızlıktır. 2003 sonrası dönemde ise tersine kararlılık, tutarlılık, hızlı hareket etme ve sonuç alıcılık özellikleri sürece damgasını vurmuÅŸtur.
Ä°ktisadın evrensel yasalarından biri olan arz-talep yasası gereÄŸince, öteki koÅŸullar sabitken, bir mala talebin dorukta olduÄŸu dönemde fiyat da en yüksek düzeyde oluÅŸur. ÖzelleÅŸtirme sürecinde talebin bütün dünyada dorukta olduÄŸu yıllar 1980'li ve 1990'lı yıllardı. Bu yıllarda Orta ve DoÄŸu Avrupa ülkeleri dahil pek çok ülkeden daha evvel özelleÅŸtirme sürecini baÅŸlatmış olmanın avantajı iyi deÄŸerlendirilebilse, özelleÅŸtirilen kuruluÅŸlardan kat kat fazla gelir elde edilebilirdi. Bir fikir vermek bakımından Türk Telekom örneÄŸi ele alınabilir. 1990'lı yılların başında, dünyada özelleÅŸtirme rüzgârı bütün hızıyla devam ederken Türk Telekom'a 33-35 milyar $ piyasa deÄŸeri biçiliyordu. Aynı dönemde toplam dış borç stoku bu miktarın altındaydı. ÖzelleÅŸtirmeye direniÅŸ, malî disiplinden sapma, istikrarsızlık, talebin doygunluÄŸa eriÅŸmesi, ekonomik krizler gibi faktörlerin etkisiyle 2004 yılına gelindiÄŸinde Türk Telekom 6,5 milyar dolara zor satılabildi. Aynı zaman zarfında kamunun dış borç stoku 80 milyar dolar dolayına yükselmiÅŸti.
ÖzelleÅŸtirmede yavaÅŸ kalmanın diÄŸer boyutu ise verimsizliÄŸin, kaynak israfının, rant ekonomisinin, kalitesiz hizmetin dönem boyunca devam etmesi, Türk halkının kamu tarafından üretilen kalitesiz mal ve hizmete yüksek fiyat ödemek zorunda kalması, zamanında özelleÅŸtirme yapılsa bir an önce baÅŸka sektörlere veya iÅŸlere yönelecek atıl kaynakların yanlış yerlerde, marjinal verimlerinin çok üstünde ücret ve maaÅŸla istihdam edilmesidir. Bu, nereden bakılsa kaynak israfı ve rant mekanizmasının deÄŸirmenine su taşımaktır. Peki özelleÅŸtirme sürecinde neden yavaÅŸ kalınmıştır? Neden hızlı bir ÅŸekilde bu süreç maksimum kazançla bitirilememiÅŸtir?
Bu sorunun kuÅŸkusuz uzun bir cevabı verilebilir. Meselenin hükümetlerin kararsızlığı, samimiyetsizliÄŸi, ekonomik ve siyasî istikrarsızlık, bürokratik direniÅŸ gibi çeÅŸitli boyutları vardır. Uzun hikâyeyi kısa keserek söylersek, bu kötü performansın en temel nedeni, Türkiye'de gerek kamuoyuna, gerekse asker-sivil bürokrasiye egemen olan katı devletçi, aşırı merkeziyetçi, planlamacı, piyasaya güvenmeyen, kolektivist zihniyettir. ÖzelleÅŸtirmeye cidden olumlu bakan az sayıdaki siyasetçinin liderlik ettiÄŸi hükümetlerin bu yöndeki icraatlarının ya kamuoyunda rahatsızlık oluÅŸturması, ya da defalarca yargı engeline takılmasını baÅŸka türlü açıklamak zordur.
ayakkabı üreten devlet!
Cumhuriyet dönemi boyunca "karma ekonomi modeli" adı altında uygulanan politikalar "kapitalist" boyutu yok denecek kadar önemsiz, sosyalist planlamacı ve aşırı müdahaleci boyutu son derece baskın politikalar olmuÅŸtur. Osmanlı'dan devralınan bürokratik kurumlar ve bu kurumlara egemen olan zihniyet Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını büyük oranda aynen sürdürmüÅŸtür. Devleti milletle özdeÅŸleÅŸtiren, milleti devletin emrinde ve ona hizmet için yaÅŸayan bir topluluk olarak gören ve bireyi devlete kurban etmekten çekinmeyen bu zihniyet, 1929 bunalımının dayattığı konjonktürde 1930'ların özel koÅŸullarında baÅŸlatılan devletçilik uygulamalarını daha sonraki dönemlerde adım adım yaygınlaÅŸtırmış, sosyalizmin özel mülkiyete cevaz vermeyen merkezden planlamacı ve müsadereci anlayışını, adını "sosyalizm" koymadan benimsemiÅŸtir. Sonuçta ortaya piyasadaki parasal kaynakların yüzde 80'ine hükmeden; çimentodan ayakkabıya hemen her malı üretmeye çalışan; enerji, ÅŸeker, alkol ve tütün ürünleri ve telekomünikasyon tekelinden vazgeçmeyen; mülkiyet haklarını korumada baÅŸarısız kalan bir devletin toplumsal hayatın her alanına hükmettiÄŸi, verimsiz, himayeci, rant dağıtan, dünya ile rekabet edemeyen istikrarsız bir ekonomik ve siyasi yapı çıkmıştır.
Söz konusu anlayış devran dönüp de iÅŸ devlet mülkiyetindeki kurumların sözde gerçek sahiplerine, yani millete, onun bir parçası olan özel ÅŸahıslara devredilmesine gelince kendisinden beklenebilecek tipik tepkiyi göstermekte, özelleÅŸtirme sürecini "devletin-milletin malını kötü niyetli yabancılara peÅŸkeÅŸ çekmek" olarak görüp direniÅŸe geçmekte gecikmemiÅŸtir. Piyasa ekonomisine geçmeye karşı gösterilen direnç karşısında bir eski BaÅŸbakan'ın "Sosyalist sistem Sovyetler'de yıkıldı ama bizde hâlâ devam ediyor." serzeniÅŸinde bulunması manidardır. Bu baÄŸlamda özelleÅŸtirme sürecinin karşısına çıkan en büyük engel, tekrar altını çizmek gerekirse, bürokrasiye ve yargıya egemen olan, piyasaya güvenmeyen zihniyettir.
ÖzelleÅŸtirme sürecine direniÅŸin ekonomi politiÄŸi baÄŸlamında üzerinde durulması gereken ikinci önemli faktör de, hiç kuÅŸkusuz KÄ°T sisteminden nemalanan bir menfaat ÅŸebekesinin varlığıdır. Bazıları KÄ°T'lere mal ve hizmet tedarik eden, bazıları KÄ°T'lerin ürettiÄŸi mal ve hizmetleri satın alanlardan oluÅŸan bir menfaat iliÅŸkileri ağı vardır. Bunlara KÄ°T'lerde marjinal veriminin çok üstünde maaÅŸ ve ücret alan bir iÅŸçi-memur kesimi, bir de bunların ücretlerinden yapılan kesintilerden maaÅŸ alan sendikalar eklenince menfaat ÅŸebekesinin paydaÅŸları belirgin hale gelmektedir.
Bütün bunların üstüne hiç kuÅŸkusuz, vatandaşın hayatını baÅŸtan sona biçimlendirip belirli kalıplara sokmak isteyen katı-pozitivist, bilimci ve laikçi bir bürokrasi ile, seçim kazanamayan bürokratlara ve nüfuzu geniÅŸ partili yandaÅŸların niteliksiz eleman sınıfına giren akraba ve tanıdıklarına istihdam saÄŸlamayı seçimlerde oya tahvil etmek isteyen siyaset esnafını ekleyince resim tamamlanmaktadır.
Yapılan ihalelerde millî çıkarlar nasıl korunuyor?
ÖzelleÅŸtirme faaliyetleri devletin diÄŸer faaliyetlerinden çok daha sıkı ve çok farklı kurum ve kuruluÅŸlar tarafından denetlenmektedir. Yürütülen denetleme faaliyetlerini iki kısma ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi sürekli denetim yapan kuruluÅŸlar; ikincisi ise, özel durumlarda denetim yapan kuruluÅŸlardır. Sürekli denetim yapan kurumlar ÅŸunlardır:
1. TBMM KÄ°T Komisyonu: Her yılın sonunda o yıla iliÅŸkin tüm özelleÅŸtirme uygulamaları ile bunlara iliÅŸkin malî sonuçlar ve idareye iliÅŸkin tüm hususlar TBMM tarafından sürekli olarak denetlenmektedir.
2. Yüksek Denetleme Kurulu (YDK): Her yılın sonunda o yıla iliÅŸkin tüm özelleÅŸtirme çalışmaları dosya ve detay bazında olmak üzere tüm detayları ile YDK tarafından denetlenmekte ve hazırlanan rapor TBMM'ye sunulmaktadır. YDK tarafından yapılan belirli bir yıla iliÅŸkin denetimin süresi ortalama 8-9 ay gibi bir süre almaktadır.
3. Sayıştay: ÖÄ°B'nin tüm harcamaları, yukarıda belirtilen denetim sistemine ek olarak, ayrıca Sayıştay denetim elemanları tarafından tek tek ayrıntıya inilmek suretiyle denetlenmektedir.
Özel durumda denetim yapan kurum-kuruluÅŸlar ise ÅŸunlardır:
1. Devlet Denetleme Kurulu (DDK): CumhurbaÅŸkanlığı makamı tarafından yapılan görevlendirme ile tüm özelleÅŸtirme faaliyetleri denetlenmektedir. Bugüne kadar DDK tarafından ÖÄ°B iki kez denetlenmiÅŸtir.
2. BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulu (BTK): ÖzelleÅŸtirme uygulamaları ile ilgili olarak ortaya atılan bazı iddiaların teftiÅŸi amacıyla deÄŸiÅŸik zamanlarda BTK tarafından genel ve bazı konular veya dosyalar bazında özel teftiÅŸler yapılmıştır.
ÖzelleÅŸtirme sürecinde menfaat iliÅŸkileri: ÖzelleÅŸtir-ME
 
Yukarıdaki ÅŸekil "özelleÅŸtir"meyi deÄŸil "özelleÅŸtirME"yi savunan menfaat iliÅŸkilerinin bir bölümünü özetliyor. Bu tablonun ışığında, iç içe geçmiÅŸ halkalardan oluÅŸan bir özelleÅŸtirme etki çemberinden söz edilebilir. En dışta, en az etkilenen ya da menfaat iliÅŸkilerinden en az nemalanan 'toplum' vardır; ortada mal ve hizmet alım satımı yoluyla KÄ°T sisteminden doÄŸrudan menfaat saÄŸlayanlar olarak 'iÅŸ ortakları', en içte ise KÄ°T'lerde çalışanların oluÅŸturduÄŸu halka bulunmaktadır. ÖzelleÅŸtirme sonucunda, doÄŸal olarak, mevcut ekonomik iliÅŸkiler çarkı ciddi bir deÄŸiÅŸime uÄŸramaktadır. Bu durumda özelleÅŸtirmenin etkileri her kesimde aynı ÅŸekilde ortaya çıkmamaktadır. ÖzelleÅŸtirmenin en temel etki sistemi ÅŸu ÅŸekilde ortaya çıkmaktadır: Çalışanlar halkası (iÅŸçi ve memurlar + yöneticiler + sendikacılar); iÅŸ ortakları halkası (alıcılar + satıcılar + diÄŸer kamu kurumları); toplum (anılan iki grubun dışında kalanlar). Herkes bu etki çemberinin neresinde olduÄŸuna göre, sahip olduÄŸu zihniyet, düÅŸünce, siyasî ve ideolojik tercihleri çerçevesinde özelleÅŸtirme olgusuna bakmakta buna göre deÄŸerlendirme yapmaktadır.
Bu Haber 3494 defa okunmuÅŸtur.
TÃœRK TELEKOM´UN PÄ°LOT GÄ°RÄ°Å
MÄ°MARSÄ°NAN OSB Ä°LE TELEKOM PR
TÃœRK TELEKOM TELEKOMÃœNÄ°KASYON
TÜRK TELEKOM´DA ÇOK ÖNEMLİ
YÄ°NE TÃœRK TELEKOM-YÄ°NE SORU Ã
TELEKOM YÖNETİMİNE ŞAŞIRTAN
ABDULLAH TİVNİKLİ ÖLDÜ
TELEKOM´UN PARALARI NEREYE
TELEKOM ARAŞTIRMA ÖNERGESİ R
TELEKOM VE OGER TBMM GÃœNDEMÄ°ND
CHP SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYOR
VURGUNUN HESABI SORULACAK MI?
YILMAZ ÖZDÄ°L´DEN Ä°BRETL
CUMHURÄ°YET TARÄ°HÄ°NÄ°N EN BÃœY
ÖZELLEŞTİRME DEĞİL TALAN
TÃœRK TELEKOM ARTIK BANKALARIN
DÖVİZDEKİ ARTIŞ TELEKOM´U N
TÜRK TELEKOMA 12 ÖDÜL
GÖZ GÖRE GÖRE TELEKOM VURGUNU
TÜRK TELEKOM’UN BORCU İÇİN
BU KATEGORÄ°DEKÄ° DÄ°ÄžER HABERLER
 
  Copyright © 2006-2011 Telekomcular Dernegi
Web sitesinde yer alan yazi,resim ve materyaller izinsiz kullanilamaz,kopyalanamaz!