SORUNLAR VE SORULAR III (DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARI VE SONUÇLARI).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 7.4.2011 Tarih, E.2011/55, K.2011/205 Sayılı kararı, Denge Tazminatı ve Nakil Maaşının tespitine ilişkin davaların yine USUL yönünden yeniden tartışılmaya başlanmasına neden olmuştur.
Davaların açılmasının üzerinden 5 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen, açılan/ açılacak davaların hâlâ USUL yönünden tartışılıyor olması ilginç.
Maaş Nakil İlmühaberinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili olarak Türk Telekom aleyhine açılan bir davada, ilgili idare mahkemesi, konuyla ilgili olarak Adli Yargının görevli olduğunu belirterek “Görevsizlik Kararı” vermiş, Danıştay 5. Dairesi bu kararı bozmuş, idare mahkemesi kararında ısrar edince, bu kez konu Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna gelmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 7.4.2011 Tarih, E.2011/55, K.2011/205 sayılı kararında, oy çokluğu ile İdare Mahkemesinin ısrar kararını bozmuştur.
Karar, 8 muhalif oya karşı 24 oyla alınmıştır.
Kararda;
“Hisselerin fiilen devredildiği ve Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında imzalanan “Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine ilişkin İmtiyaz Sözleşmesi” nin imzalandığı 14.11.2005 tarihinden sonra ise hisselerin yüzde elliden fazlası özel hukuk tüzel kişisine geçen Türk Telekom, kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiştir.
Belirtilen tarihten sonra kural olarak Türk Telekom personelinin kamu personeli ve işlemlerinin idari işlem sayılmayacağı, bir özel hukuk tüzel kişisi olan Türk Telekom’a karşı idari yargıda dava açılamayacağı açıktır.”
Denildikten sonra,
Ancak, diye devam edilerek, Danıştay’a göre “Maaş Nakil İlmuhaberi” düzenlenmesine itiraz davalarına bir istisna getiren şu cümlelerle karar nihayetlendirilmiştir.
“406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelin devlet personel başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yaralanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler bulunmaktadır.
Sayılan işlemler, idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurmakta ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlemekte esas alınmaktadır.
Belirtilen nitelikleriyle, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları anlaşılmaktadır.
Bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varılmakta olup aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir.”
Kararında direnen İdare Mahkemesinin ve Muhalefet Şerhi veren üyelerin gerekçeleri , karardaki “Ancak” kelimesinden önceki genel kaidedir. Bir başka ifadeyle, Kararında direnen İdare Mahkemesi ve Muhalefet Şerhi veren üyeler;
“Türk Telekom Hisse devri yapıldığı tarihten sonra kural olarak Türk Telekom personelinin kamu personeli ve işlemlerinin idari işlem sayılmayacağı, bir özel hukuk tüzel kişisi olan Türk Telekom’a karşı idari yargıda dava açılamayacağı” görüşündedirler.
Karara Muhalif Kalan Üyelerden Habibe Ünal ve Nüket Yoklamacıoğlu aynı zamanda Uyuşmazlık Mahkemesi üyesidir.
Öte yandan, Türk Telekom’un hisse devrinin gerçekleştiği tarihten sonra, personelce açılacak davaların adli yargı yerinde görüleceği konusunda, Yargıtay’ın aldığı onun üzerinde değişik karar ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun aldığı 18.11.2009 tarih ve E. 2009/9-507 K. 2009/520 sayılı karar bulunmaktadır. Burada bir hatırlatma yapalım; Yargıtay’daki Hukuk Genel Kurulu Danıştay’daki İdari Dava Daireleri Kurulu’nun karşılığı sayılabilir.
Bütün bunların yanında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin denge tazminatları konusunda aldığı, birisi olumlu, ikisi olumsuz görev uyumazlığı ile ilgili olmak üzere üç karardan haberdarız. Ki bu kararlardan ikisini daha önce sitemizde yayınlamıştık.
Uyuşmazlık Mahkemesi Maaş Nakil İlmuhaberinin yeniden düzenlenmesi olayına münhasır her üç kararında da, Türk Telekom aleyhine hisse devir tarihinden sonra gerçekleşen olaylar için açılacak davaların Adli Yargı Yerinde görülmesi gerektiğine karar vermiştir.
Ayrıca, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin üzerinde bir mercii değildir. Bu Kurulun kararları Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarını bozmaz, ortadan kaldırmaz.
Bütün bu tespitlerden anlaşılacağı üzere, bu konuda görülen manzara şudur:
1) Üç yüksek yargı kuruluşu olaya farklı perspektiften bakmaktadır. Danıştay’ın görüşü, Uyuşmazlık Mahkemesinin ve Yargıtayın görüleri ile çelişmektedir.
2) Yargıtay’ın ilgili Daireleri ve Hukuk Daireleri Kurulu tüm kararlarında, Türk Telekom aleyhine hisse devir tarihinden sonra gerçekleşen olaylar için açılacak davaların Adli Yargı Yerinde görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Üstelik bu kararlar Oy Birliği ile alınmıştır.
3) Uyuşmazlık Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay üyelerinden oluşmaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesinin bildiğimiz üç kararı da Oy Birliği ile alınmıştır. Yani Uyuşmazlık Mahkemesinde görevli Danıştay Üyeleri de, davaların ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği yönünde oy kullanmışlardır.
4) Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu , bu tür davaların İdari Yargı Yerinde görülmesi gerektiğine karar vermiştir. Daha önceki Danıştay kararlarına İdare Mahkemelerinin yetkili olmadığı konusunda Muhalefet Şerhi koyan 5. Daire üyesi (Şimdi 5. Daire Başkanı) Mustafa Kılıçhan, İdari Dava Daireleri Genel Kurulundaki söz konusu karara katılmıştır. Ancak, Kurul üyelerinin sekizi davaların ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği yönünde oy kullanmışlardır. Bunlardan ikisi Uyuşmazlık Mahkemesi üyesidir.
Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere, söz konusu davalarda Usul yönünden hâlâ tam bir netlik yoktur.
Pekiyi bundan sonra ne olacaktır?
Bundan sonra olabileceklerle ilgili tahminlerimizi/öngörülerimizi şöyle sıralayabiliriz;
a) İdare Mahkemeleri tarafından verilen Görevsizlik kararlarının bir bölümü davacılar tarafından temyiz edilmişti. Danıştay’da 200 civarında bu tür davanın beklediği tahmin edilmektedir. Muhtemelen bunlar, Danıştay tarafından bozularak, düzeltilmeleri için İdare Mahkemelerine iade edilecektir. İdare Mahkemelerinin çok büyük bölümü görevlilik kararı vererek davaları esastan görüşmeye başlayacaklardır. Ancak, İdare Mahkemelerinin az da olsa bir bölümünün kararlarında ısrar etmeleri de muhtemeldir.
b) İdari Dava Daireleri Kurulunun söz konusu kararı üzerine, Türk Telekom aleyhine İdare Mahkemelerinde yeniden dava açanlar olacaktır. Bunların büyük bölümüne Türk Telekom avukatları tarafından yapılacak “Görevsizlik” itirazları reddedilecek, davalar esastan görüşülmeye başlayacaktır.
c) Yakın gelecekte yeni Uyuşmazlık Mahkemesi kararları çıkabilecektir. Uyuşmazlık Mahkemesi çok büyük ihtimalle önceki kararlarında ısrarcı olacaktır. Türk Telekom konuyu uyuşmazlık mahkemesine taşımak için her türlü hukuki yolu deneyecektir.
d) İş Mahkemelerinde de davalar açılmaya devam edecektir. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da İş Mahkemelerinden Görevsizlik kararı çıkmayacaktır. Çok az sayıda görevsizlik kararı çıksa da, bunlar da büyük ihtimalle Yargıtay’da bozulacaktır.
e) Kararın, çalışılan kurum aleyhine İdare Mahkemesinde açılan davaları olumlu veya olumsuz yönde etkileyen bir yönü bulunmamaktadır.
f) Daha önceki Danıştay kararlarına İdare Mahkemelerinin yetkili olmadığı konusunda Muhalefet Şerhi koyan 5. Daire üyesi (Şimdi 5. Daire Başkanı) Mustafa Kılıçhan’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulundaki söz konusu karara katılması, bu konuda alınacak yeni kararlara muhalefet etmeyeceğinin bir göstergesi olarak alınabilir.
g) Yargıtay ve Uyuşmazlık Mahkemesi ADLİ YARGININ yetkili olduğu konusunda ısrarcı olacaktır.
h) Daha uzun süre “USUL” tartışmaları devam edecektir. Bu davalar Hukuk Çevrelerinde “Usul Hukuku”nun aksayan yönlerinin etraflıca tartışılmasına neden olacaktır.
|