Derneğimizin geleneksel iftar yemeği 11 Ağustos Cumartesi günü Menekşe 1 sokak No:5/13 Kat:5 Kızılay-ANKARA adresinde bulunan Mesudiye Gelişme Vakfı Lokalinde gerçekleşti. Özelleştirme  sonucu başka kurumlara giden, emekli olan ve halen Türk Telekom’da çalışan her unvandan her kademeden arkadaşlarımızla birlikte BTK eski üyesi ve Sinerjitürk'ün sahibi Abdullah Raşit Gülhan'ın da  katıldığı iftar yemeğinde samimi ve sıcak bir ortamda arkadaşlarımız bir araya geldi.

Dernek Başkanımız Zafer Tekbudak yaptığı konuşmasında iftar yemeğine katılan misafirlerimize “hoş geldiniz” dedikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü;

 “Türk Telekom’da birlikte çalıştığımız yıllarda bir çok şeyi paylaştık. Yemeğimizi paylaştık, odalarımızı paylaştık, dostluğumuzu paylaştık. Birlikte geçirdiğimiz zaman, evlerimizde çocuklarımızla paylaştığımız zamanlardan daha fazla olurdu. İşimizi severek yapardık. Çok köklü bir kültürün oluşturduğu Türk Telekom’da yıllarca gece-gündüz fedakarca çalışsak da çok huzurluyduk. Genelde mutluyduk.

2002 yılında yapılan seçimler sonucunda büyük umutlarla iktidara gelen AKP’nin yöneticileri, Türk Telekom’u ne olursa olsun özelleştirmeyi kafalarına koymuştu.

Hepimizin alın teri ve emeği olan Türk  Telekom’a  önce “ben Telekom’u satmaya geldim” diyen biri Genel Müdür  olarak atandı. Getirilen Genel Müdür yukarıdan aldığı talimatla Türk Telekom’un adeta peşkeş çekileceği ihale şartnamesini hazırlattı.

Daha sonra Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türk örf, adet ve geleneklerine uymayan bir söylemle “20.000 doları bastıran gelinlik kızımızı görür” sözleriyle satış şartnamesinin nasıl elde edileceğini ifade etti. Sanki babasının malını satıyormuşçasına “babalar gibi satarım” sözlerinin mucidi, zamanın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’da satış sürecinin içinde tam olarak yerini aldı. Türk Telekom, Binali Yıldırım’ın başlık parası ile görücüye çıkardığı gelinlik kızı, Kemal Unakıtan’ın da babalar gibi satabileceği babasının bir malıydı sanki.

Satıştan hemen önce Lübnan'la Türkiye arasında yaşanan üst düzey trafik başımızı döndürdü. Başbakan Erdoğan'ın 15-16 Haziran 2005 tarihinde  gittiği Lübnan gezisinde eşi Emine Erdoğan ile birlikte Hariri ailesinin evine giderek bir sene önce ölen baba Hariri için taziye ziyareti gerçekleştirmesi "Allah Allah, hangi dağda kurt öldü, neden Türk Telekom’un özelleştirilmesinden hemen önce Lübnan’a gitmek aklına geldi?" sorusunu sormamıza neden olmuştu. Bu ziyarette, özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve eşi Ahsen hanım da Başbakan'ın yanında yer almışlardı. Adında  Türk olan Telekom’un özelleştirme bahanesi ile  yabancılara satılması sonun başlangıcıydı. Yıllarımızı verdiğimiz kurumumuza yabancılaşmaya başladığımızı gördük. Aslında yabancılaşan biz değildik.Türk Telekom’du.Ama bizim için asıl üzücü  tarafı yıllarca birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızdan bazılarının da bizlere yabancılaşmaya başlamasıydı.

Türk Telekom’un özelleştirilmesinin üzerinden neredeyse 7 yıl geçti.Özelleşmeden hemen sonra bizler başka kurumlara gitmek üzere yıllarımızı verdiğimiz Türk Telekom’dan ayrılmak zorunda kaldık.Türk Telekomun özelleştirilmesi sonucu arkadaşlarımızla, ayrılsak da beraberiz parolası ile 2006 yılının Nisan Ayında Telekomcular Derneği’ni kurduk. Amacımız ayrılan ve ayrılacak olan onbinlerle bir güç oluşturmaktı. Bu amacımızda büyük ölçüde başarılı olduk.

Siyasi parti temsilcilerinden randevu talep ettiğimiz zaman çok kısa sürede davet edilen,web sitesi günde binlerce insan tarafından takip edilen bir dernek haline geldik.

Derneğimiz Başkan Yardımcısı Fazlı Köksal’ın hazırladığı raporlar ses getirdi. Bu raporlar Türkiye’nin önde gelen,  gazete yazarları tarafından köşelerinde paylaşıldı. “Bir Talan’ın hikayesi” adlı rapor, TBMM’deki milletvekillerinin soru önergelerindeki referans oldu.

Arkadaşlarımıza hukuki sorunlarının çözümünde yardımcı olmaya çalıştık.  Çeşitli Hukuk Büroları ile, Üniversite Öğretim Üyeleri ile Yüksek Yargı Mensupları ile  görüşerek sorunlarımızın çözümünü amaçladık. Arkadaşlarımızın kazanamayacakları davalarda tüccar Avukatlarca sömürülmesini engellemek istedik. Denge tazminatları davalarının Türk Telekom’a karşı İş Mahkemelerinde Çalışılan Kuruma karşı da İdare Mahkemelerinde açılmasını önerdik. İş Mahkemelerinde açılacak davalar için bir Hukuk Bürosu ile anlaştık.  Geleneksel hale getirdiğimiz “Ödül Töreni” oldukça fazla ses getirdi. Bu törenler Medyada yer buldu. Yine geleneksel hale getirdiğimiz “Dünya Kadınlar Günü” etkinliği ile kadınlarımızı bir araya getirmeye çalıştık. Çeşitli seminerler konferanslar düzenledik.” dedi.

Konuşmasının sonunda da, düzenlenen iftar yemeğine katılmak isteyen bir arkadaşımızın, kendisini telefonla arayarak “Türk Telekom’daki mevcut derneklerden birinin düzenlediği iftar yemeğinde protokol masası oluşturulduğu ve protokolde oturanlara farklı menü, diğer misafirlere ise daha farklı bir menü sunulduğunu, Telekomcular Derneğinin iftar yemeği de bu şekilde olacaksa gelmeyeceğini” söylediğini belirterek cevaben, “Derneğimizin iftar yemeğinde herkese aynı yemek ikram edileceği gibi bir protokol masası da oluşturulmayacağını” ifade ettiğini söyledi.

Daha sonra arkadaşlarımız geç saatlere kadar çaylarını içip sohbetlerini yaptıktan sonra ayrıldılar.