16 Nisan Tarihli Cumhuriyet'te Murat Sabuncu'nun " Türkiye’nin T’si YiÄŸit’in Y’si..." baÅŸlıklı ilginç bir yazısı yayınlandı... Ä°lginizi çekeceÄŸiniz düÅŸünüyoruz...

Türkiye’nin T’si YiÄŸit’in Y’si...

Damat - eski damat, gazeteci, danışman, jöleli, özelleÅŸtirme karşıtı, sonra tarafı. MHP’li, yok yok AKP’li, Muhalif, yandaÅŸ, telekinezi* anlama uzmanı, ErdoÄŸan’ı Hitler’e benzeten, sonra Ata’sı ilan eden, halkı aydınlatma görevlisi. Devletin müstakbel ekonomi yöneticisi... Kısaca “dümdüz”, saÄŸa sola sapmayan, yalpası, kolpası olamayan “yiÄŸit” bir adam.

Galatasaray Lisesi mezunu, Bilkent’te ekonomi okudu, Sorbonne’da yüksek lisans yaptı. Sonra kısa süren bir bankacılık kariyeri. Arkasından Aydın DoÄŸan’ın medyaya kazandırdığı biri olarak karşımıza çıktı. YiÄŸit Bulut, DoÄŸan’ın “damat kontenjanından” yerini aldı. Ama DoÄŸan Grubu’na “hakaret” hakkını saklı tuttu. Namık Kemal Zeybek’in kızı olan ve onu DoÄŸan ailesine damat yapan eÅŸi Åžule Zeybek’ten ve gruptan ayrıldıktan sonra da bu hakkını sık sık kullandı.

DoÄŸan Grubu’nda, Referans, Radikal, Vatan’da yazdı. Ama esas tanınması Enis BerberoÄŸlu ve Bilal Çetin ile CNN Türk’te yaptığı “Parametre” programı ile oldu. O günlerde, yani 2000’lerin başında ulusalcı bir dili vardı. Özellikle Telekom’un özelleÅŸtirilmesine ÅŸiddetle karşı çıkıyordu. Radikal’de 2002 yılında bu konuda ÅŸöyle yazacaktı: “Telekom o kadar önemli ki; özelleÅŸtirilen ‘T’ Telekom’un deÄŸil, Türkiye’nin ‘T’si. Sevgili dostlar, yukarıdaki tez ifade olarak ‘aşırı’ noktalara kaçsa dahi altında çok önemli bir gerçek yatıyor; Türk kamuoyu Telekom’un neden satıldığını, satanlar rasyonel bir ÅŸekilde açıklayamadığından, anlayamadığı gibi sonucu da içine sindiremiyor. Daha açıkçası; bu satış halkın vicdanında ÅŸimdiden mahkûm oldu.”

Aynada kendi yüzüne tükürdü!

VerdiÄŸi bir söyleÅŸide ise aynı konuda ÅŸöyle diyecekti: “Çanakkale ÅŸehitlerini andık ama ben aynaya bakıp kendi yüzüme tükürdüm. Bu insanlar bu ülkenin bağımsızlığı için öldüler. Bugün bakıyoruz bankalarımızın yüzde 60’ı yabancıların elinde, Türk Telekom yabancıların yönetiminde, ülkenin bütün önemli kurumları satılmış, bundan sonra bizler bu topraklarda yalnızca misafiriz”.

Kadere bakın. 2014 yılının Mayıs ayında “kendi yüzüne tükürecek kadar” Telekom özelleÅŸtirmesine içerleyen Bulut, gün gelecek buraya yönetim kurulu üyesi olarak atanacaktı. Alacağı maaÅŸ herhalde tükürüÄŸe deÄŸerdi...

DoÄŸan Grubu’nda olduÄŸu yıllarda MHP’ye yakın isim olarak anılıyordu. Kimileri onun için müstakbel MHP lideri diyordu. DoÄŸan Grubu’ndan ve eÅŸinden boÅŸandıktan sonra, yolunun düÅŸtüÄŸü Ciner Medya-Hebertürk’te rüzgâra uymuÅŸ, AKP’ye yaklaÅŸmış, o günlerde ekranını MHP haberlerine kapatmıştı. Habertürk’teki yöneticiliÄŸinde birden çok programa imza atıyor, kimi kritik günlerde yayından moderatörü çıkartıp, kameranın karşısına kendi geçiyordu. AKP’nin özellikle ErdoÄŸan’ın yanında, yanı başında olmaya baÅŸlamıştı. 2010 yılında dönemin BaÅŸbakan’ı ErdoÄŸan’ın gazete sahip ve yöneticileriyle yaptığı toplantıda “gazete ve internet sitelerini” denetleyecek RTÜK tarzı bir organizasyon kurulmasını isteyecekti. ErdoÄŸan’dan meslektaÅŸları için üstü kapalı sansür kurulu isteyen YiÄŸit Bulut o günlerde çalıştığı kanalda sansürsüz isimli bir program sunuyordu.

Ä°liÅŸkileri hava durumu gibi

YiÄŸit gazetecinin ErdoÄŸan ile iliÅŸkisi bulutlu, baÅŸlamış ancak ilerleyen günlerde hep güneÅŸli geçmiÅŸti. Tıpkı çalıştığı her yerdeki gibi, gücün ve güçlünün yanında yer alması gibi...

14 Åžubat 2008’te, bulutlu günlerinden birinde, Vatan Gazetesi’nde, “Tehlike Çok Büyük” baÅŸlıklı yazısı yer almıştı: “BaÅŸbakan’ın Salı günü gerçekleÅŸen grup toplantısında yandaÅŸlarına yaptığı konuÅŸma tek kelimeyle muhteÅŸemdi! Tam bir demokrasi dersi verdi... Verdi ve kendi gibi düÅŸünmeyenleri özellikle ‘kendisiyle aynı fikirleri’ paylaÅŸmayan bizim gibi medya mensuplarını yerden yere vurdu.

Haklı! Bir ülkede, bir gazeteci nasıl olur da ‘o ülkenin bilge baÅŸbakanı’ gibi düÅŸünmez. Bizler kimiz ki! Hepimiz birer ‘paçavrayız’. Oysa ErdoÄŸan, tek kelimeyle Fransızların Kanuni için söylediÄŸi sıfata layık biri; ‘magnifique’....

Peki, Türkiye’nin içine girdiÄŸi yolu ‘Hitler Almanya’sına’ benzetmek, sistemleri ‘aynı terim ile’ sınıflamak haksızlık deÄŸil mi? Detay da tam burada gizli... Türkiye’nin içine girdiÄŸi yol ve Hitler Almanya’sının vardığı ‘nokta.’ GörünüÅŸte daÄŸlar kadar fark var ama ‘baÅŸlangıç noktaları ve geliÅŸimleri’ itibariyle aynı. Ä°çimizi rahatlatacak tek bir büyük fark var; Hitler Almanya’sında ‘ordu’ lidere itaat ediyordu, baÄŸlıydı. Bizde ‘diktatör’ olma yolunda ilerleyen arkadaÅŸlara ‘ordunun destek olması hatta sempati’ duyması mümkün deÄŸil...”

ErdoÄŸan ile Hitler’i yan yana getiren bu yazıdan çok deÄŸil bir kaç yıl sonra Bulut ErdoÄŸan’ı “atası” yapacaktı. Milat Gazetesi’ne verdiÄŸi söyleÅŸide ÅŸunları söyleyecekti: “EÄŸer Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın arkasında bir vatandaÅŸ olarak durmak, ‘O kefenini giydiyse ben de giyerim’ demek yandaÅŸlıksa yandaşım. Benim bir parti derdim yok. Ben bir liderin peÅŸinden gidiyorum. Kim kovarsa kovsun IMF’yi kovan kiÅŸi benim ‘Atam’dır. YerleÅŸik düzenin boynunu sıkan adam benim ‘Atam’dır.”

Hitler ile Ata arasında gidip gelen bu akıl ÅŸimdi baÅŸbakanlıktan sonra cumhurbaÅŸkanlığında da ErdoÄŸan’ın danışmanı. Ekonomi konularında ErdoÄŸan’ın ülkeyi sıkıntıya sokan söylemlerinin mimarı. En büyük düÅŸmanı Ali Babacan. Çünkü onun 12 yıldır ekonominin dümenini düz tutan ve güvenilen bir isim olmasını sindiremiyor.

Umudu bir gün Türkiye ekonomisine yön veren isim olmak. Olur mu? Neden olmasın? Telekinezi yöntemiyle piyasalara yön verir icabında. Jöle piyasalarını ÅŸahlandırır bir icraatıyla. O Türkiye’nin T’si, YiÄŸit’in Y’si... Düz, yalpalamayan, umut vaat eden bir “genç adam”...

Telekinezi: DüÅŸünce gücüyle, maddeler üstünde etki yaratma yeteneÄŸi.