Derneğimiz Başkan Yardımcısı Fazlı KÖKSAL Facebook'daki grubumuzda bir yazı paylaştı. Bu paylaşıma çok değerli Telekomcuların nasıl büyük bir aile olduğunu gösteren yorumlar yapıldı...
Biz de bu yazıyı ve yorumları Facebook kullanmayan Grubumuza üye olmayan arkadaşlar da görsün istedik...
Yazıyı ve yorumları bilginize sunuyoruz;
"HAYIR İŞLEMEK HERKESE KISMET OLMAZ" ve "AÇIK ÖZÜR"
Adam gibi yapılırsa, dernekçilik zor iştir.
Kendinize ve ailenize ayıracağınız zamanı derneğinize ayırırsınız. Üstelik herhangi bir çıkar beklemeden.
Hele muhalif tarzınız varsa, risklidir. Soruşturma geçirme, hatta Yargılanma ihtimaliniz vardır. Bürokraside, sizin ve aile fertlerinin önüne konan engeller de cabası..
Çoğu zaman yaptıklarınızı kimse bilmez, bilenler de takdir etmez…
Ona rağmen, bir şeyler yapmış olmanın manevi tatmini vardır. Tüm olumsuzluklarına rağmen dernekçiliği severim.
Ama faaliyetleriniz için para temin etme işi dernekçiliğin sevmediğim-sevemediğim yönüdür. Üyeleriniz aidatlarını aksatır. Hatırlatınca, sanki sadaka istiyor konumuna düşersiniz…
Telekomcular Derneği olarak, İzmir’de ikamet eden emekli bir Telekom Personelinin Kanser Tedavisi olduğunu maddi açıdan da çok zor durumda olduğunu öğrenince, O’na yardım amacıyla bir yemekli toplantı düzenleyelim dedik. Bunun haberini “ŞİMDİ VEFA ZAMANI” başlığıyla web sitemizde ve facebook grubumuzda paylaştık.
Çok az sayıda da olsa haberi okuyan bazı Telekomcular bizi arayarak davetiye istediler. Dernek Yönetimi olarak da yüksek ücret alan bazı Telekomcuları ziyaret ederek davetiye satma kararı aldık. Ziyaretlerimizde de hüsnü kabul gördük.
Ama dün Berat Kandili günü bir arkadaşımızın gördüğü muamele beni çok üzdü…
Davetiye satmak üzere Bazı Üst Düzey Yöneticilerin/Müfettişlerin olduğu bir kuruma giden bir bayan arkadaşımız, maddi durumunun çok çok iyi olduğu bilinen bir eski telekomcuya uğrayarak başlar kurum ziyaretine. Arkadaşımızı çok iyi karşılayan O eski telekomcu, ziyaret nedenini öğrenince önce rengi değişir. Sanki çok uygunsuz bir şey istenmiş gibi “Beni O işe karıştırmayın” der sert bir ifadeyle… Arkadaşımızın morali çok bozulur. “Sana hırsızlık mı teklif ettim. Yazıklar olsun” diye aklından geçirir. Ama aklından geçirdiklerini söyleyemez. Ama morali bozulmuştur. Neredeyse ağlayacak gibi olur. Hemen çıkar odadan… Çıkışta eski bir Telekom Yöneticisi rastlar, yüzünün halini görünce “ne oldu sana” der… Odasına davet eder… Gözyaşlarını silmesi için kağıt mendil verir...Çay ikram eder, bir davetiye alır…
Oradan ayrılınca yine iki telekomcunun olduğu bir odaya gider… Onlardan birisi davetiye alır… Diğeri, Telekomcular Derneği’ni sevmediğini söyler. Gerekçe olarak da Telekom’da iken beraber çalıştığı ve yıldızının barışmadığı bir kişinin Yönetim Kurulunda olduğu iddiasını ileri sürer. Oysa bahsettiği kişi yönetimde değildir. Bayan arkadaşımız durumu söylemesine rağmen, eleştiriye devam eder.
Davetiyeyi satan arkadaşımız bunları anlatırken gözyaşlarını zaptedemedi. Onuru kırılmıştı…
Ben olayı duyunca çok etkilendim. Kendimi sorumlu hissettim…Çünkü; Bu insanlık dışı tavrı sergileyen iki kişiyi de 30 yıldır çok yakından tanıyordum. Birisinin Cebinde akrep olduğunu, diğerinin de bencil olduğunu biliyordum. … Onların hayır, hasenatla işleri olmadığını Onlara uğramaması konusunda arkadaşı uyarmalıydım…
Herkesin huzurunda bu kötü muameleye maruz kalan arkadaşımdan özür diliyorum…
Ve ekliyorum;
ÜZÜLME!!! HAYIR DA BİR KISMET İŞİDİR… ALLAH HERKESE NASİP ETMEZ…
Fazlı KÖKSAL